Örgü örmek bir sanattır. Doğuştan gelen bir yetenektir. Doğuştan gelen diyorum çünkü her insan örgü öremez, her ören de yeteneği ölçüsünde örer. Kimisinin eli çok düzgünken kimisi "eh idare eder" cinsindendir. Kimisi çok sık örerken çok bol ören de yok değildir. Bazı insanlar bana özgü olsun diye yaptıkları şeyleri paylaşma taraftarı olmazlar. Bendeki örgü başkasında bulunmasın isterler. Ben bunun böyle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü el becerisine göre ortaya çıkan ürün de çok değişik oluyor.
Yelek göstermemi isteyen bir arkadaşım örgüye başlamıştı. Ben her adımını göstermeme rağmen arkadaşımın elinden çıkan örgü o kadar biçimsiz olmuştu ki o başladığına pişman oldu ben ise gösterdiğime. Güç bela çoğunluğunu ben örerek bitirdik yeleği. O zaman anladım bu işin sadece göstermekle olmadığını. Bu işin bir püf noktası daha var. Gerçek hayatta hata üzerine inşa edilenler nasıl doğru olmazsa örgüde de bu böyledir. Örgüde bir hata yaptığımızda sökmeyi bilmeliyiz. Yoksa üzerine ördüğümüz her örgü hatalı olacaktır. Einstein de 999 başarısızlıktan sonra başarıyı yakalamamış mıdır? Her hata bir tecrübedir. Önemli olan bu tecrübelerden faidelenip yaptığımız hataları tekrarlamamaktır.
Bu güne kadar elimdeki bütün oyuncaklarımı yayınladım ve ördükçe de yayınlıyorum. Kaydettiğim tarifleri sizlerle paylaştım. Gerek Türkiye'den gerekse yurt dışından blok adresimi takip edenler var. Bloğumu takip edenlere umarım yardımcı olabiliyorumdur. Kendi çapımda yaptığım örgülerimi başkalarıyla paylaşmak beni mutlu ediyor.
Son örgüm bir patik. Oğlumun patiklerinin tabanı aşınmaya başlayınca başka patik örme vaktinin geldiğini anladım. İki ipi birleştirerek açık-koyu yeşilli sıcacık bir patik ördüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder